Oksijen ilk defa 1774 Joseph Priestly tarafından cıva oksidinin ısıtılması ile elde edildi. 1781 yılında Lavoisier, oksijenin havada bulunan ve yanmaya etki eden bir madde olduğunu bildirdi. Bu maddeye asid yapısı anlamına gelen oksijen ismi verildi. Çünkü Lavoisieri, bütün asitlerin oksijen ihtiva ettiğini sanıyordu.Atmosferde, hacim olarak %21, ağırlıkça %23,2 oksijen ihtiva eder. Su, ağırlıkça %88,8 oksijen bulundurur. Yer kabuğunun ise %50'sini teşkil eder.Oksijen, serbest halde, havada, suda, çözünmüş olarak ve toprak içinde en çok nitrat, fosfat ve karbonat halinde yer kabuğunun içerisinde bulunmaktadır.
Oksijenin elde edilişi
Suyun elektrolizinden yararlanılarak elde edilir. Az miktarda baz veya asid ilave edilmiş saf su elektroliz edilirse, anotta, çok saf oksijen edilir.
Laboratuarda, potasyum kloratın, mangandioksit ile elde edilir.
Potasyum permanganat ile hidrojen peroksit, asitli ortamda oksijen verir.
Endüstride, havadan elde edilir. Sıvı havanın fraksiyonlu destilasyonunda önce hava buharlaşır, geriye %99,5 saflıkta oksijen kalır.
Yine endüstride, çok saf oksijen, [[|baryum peroksit|baryum peroksidin]] 800 °C ye kadar ısıtılmasında elde edilir.
Oksijen
kimyada O sembolü ile gösterilir. Atom numarası 8 olan oksijenin doğada kütle
numaraları toplamı 16'dır (%99,76), 17 (%4) ve 18 (%0,20) olan üç izotopu
vardır. Oksijenin atom ağırlığı 16 olarak kabul edilir. Kütle numaraları 14, 15
ve 19 olan izotopları radyoaktiftir. Fakat bu radyoaktiflerin ömrü oldukça
kısadır. Oksijenin çekirdeğinde 8 proton bulunmaktadır. Kimyasal reaksiyonların
hemen hemen hepsinde iki elektron alarak geçer. Oksijen normal sıcaklıkta
pasiftir; yüksek sıcaklıkta aktiftir.
Oksijenin sudaki çözünürlüğü 100 ml'dır. Oksijenin kritik sıcaklığı –118,8 °C'dır.
Oksijen, bu sıcaklığın üzerinde sıvılaşamaz. Yani sadece basınç ile
sıvılaştırılmaz. Oksijenin kritik basıncı 49,7 atmosferdir. Bir atmosfer
basınçtaki erime noktası –218,8 °C ve kaynama noktası –183 °C dır. Belirli bir
miktardaki oksijen, katı ve sıvı hallerinin her ikisinde de açık mavi ve
şeffaftır. Sıvı oksijen, kuvvetli bir magnetiktir. Şayet sıvı oksijenin bir
atmosfer basıncındaki bir hacmi, normal şartlar altında (760 mm Hg ve 20 °C)
buharlaştırılırsa, buharın hacmi sıvı hacminin 860 misli olur. Katı oksijenin
yoğunluğu –252,5 °C de 1,426 g/cm³'tür. Metallerin çok azı, sıvı halde iken
oksijen absorblar (emerler). Absorblanan bu oksijen metal katılaşırken tekrar
metali terk eder.
OKSİJEN
Yaşamın destekçisi
olan Oksijen, reaktif özelliğinden dolayı endüstride çeşitli alanlarda
kullanılmaktadır. Oksijenin ticari amaçlı ilk kullanımı sahne aydınlatmasıdır.
Yüzyılın başından itibaren kaynak ve tıp alanında kullanılmaya başlanmıştır.
1950 `li yıllardan sonra da çelik üretiminde yoğun miktarlarda tüketilir hale
gelmiştir.
Oksijen demir ve çelik üretiminde ergitmenin hızlandırılmasında, enerji
optimizasyonunda kullanılır. Ayrıca diğer birçok endüstri uygulamasında
oksidasyon işlemlerinde kullanılmaktadır. Yanıcı gazlar ile karıştırıldığında,
kaynak, kesme ve metal işleme için gerekli ısı kaynağını sağlar. Demir-dışı
metal üretim tesislerinde, döner fırınlarda, kağıt fabrikalarında ve cam
üretiminde fırın veya brülörle kullanımı sayesinde üretim ve verim artışı
yanısıra, çevreyi kirletici yanma yan ürünlerinde önemli azalmalar
sağlanmaktadır.
Özellikleri
Renksiz, yakıcı bir gazdır. Diğer
kimyasallarla çabuk reaksiyona girer.
Moleküler Ağırlık |
31.9988 |
Kaynama Noktası (1 atm) |
-182.962°C |
Yoğunluk (likit, -183 °C , 1 atm) |
1.14 kg/l |
Spesifik Isı |
0.219 J/gm °C |
Buharlaşma Isısı |
50.9 cal/g |
Yoğunluk (gaz,15 °C , 1 atm) |
1.355 kg/m3 |
Hacimsel Genleşme (likitten gaza,1 atm) |
860 |
Kritik Sıcaklık |
-118.574°C |
Kritik Basınç |
49.77 atm |
Ürün Gamı
|
Saflık% |
Tüp Tipi |
Tüp basıncı (bar) |
Gaz miktarı |
Medikal Oksijen |
99.5 |
L |
150 |
7.96 m3 |
Saf Oksijen |
99.5 |
L |
230 |
12.05 m3 |
Yüksek Saflıkta Oksijen |
99.998 |
L |
200 |
10.56 m3 |
Sıvı Oksijen |
99,5 |
LC |
* |
215 kg |
Kullanım Alanları
Oksijen Tedavisi
Geleceğin doğal tedavisidir! uzun araştırmalar sonrası ortaya çıkan bir uygulamadır.Günlük soluduğumuz havada yaklaşık olarak %21 oranında oksijen mevcuttur. Nefes verirken solunan oksijenin yaklaşık % 15 i hiçbir biçimde reaksiyona girmeden tekrar dışarı atılır. Vücudumuz solunan oksijenin ancak ¼ kullanıyor.
doğada milyonlarca yıldır mevcut olan bir durumdur. Doğanın geliştirdiği
oksijen, reaksiyona daha kolay girmeye eğilimindendir. Güneş ışını yeşil yaprağa
temas ettiğinde “Chlorophyll” in yardımıyla yaprakta bulun oksijeni aktif hale
getiriyor. Singulett- Oksijeni bitkiler, hayvanlar ve insanlar tarafından
oluşabilmekte.
Bu durumda reaksiyon açısından aktif hale gelen oksijen hücre beslenmesini
olumlu yönde etkilemektedir.
Bu mucizevi durum biyofiziklilerce bilinmektedir. Doğada bulunan bu durumu
uygulanır hale getirmiştir. etkisini direk hücre üzerinde meydana
getirmektedir. . hastalığa neden olan hücrelere etki etmektedir.
Kullanıldığı başlıca sahalar şunlardır:
Serbest radikalleri belirgin bir şekilde azaltır
İmmun sistem yani bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.
Bedenin yapı taşı olan genetik DNA yı korur. Bu bağlamda kendi başına bile Anti
Aging yapar.
Bedenin antioksidan kapasitesini artırır.
Tüm vücudumuzdaki oksijen harcaması optimal bir hale getirir.
Hücrenin enerji harcaması ve kendisini yenilemesini sağlar.
. temelde hücre üzerinde etki ederek hastalıklarla mücadele ediyor. Oksijen
zinciri üzerinde bedenimizin tüm hücrelerini olumlu yönde etkiliyor. Bedenimizde
bulunan yaklaşık 60-80 milyar hücrenin optimal bir şekilde beslenmesine olanak
veriyor.
Sağlıklı bir insan bedeni saniyede yaklaşık olarak 10 milyon yeni hücre
oluşturuyor. yeni olaşan bu hücrelerin sağlıklı bir şekilde meydana gelmesine
olanak veriyor.
Oksijen serbest radikallerle mücadelenin yanı sıra başarılı olarak uygulandığı
diğer hastalıklar:
Kronik fibromiyalji
Ağrı tedavisinde
Romatizma hastalıkları
Cilt rahatsızlıkları
Uyku bozukluğu ve düzensizliği
Dolaşım bozukluğu
Kolesterol fazlalığı
Böbrek rahatsızlıklar
Karaciğer hastalıkları
Şeker hastalığı
Kronik ve akut ağrılar
Artroz
Kanser hastalarında destekleyici tedavi olarak
Akciğer fonksiyonunu artırmak
günümüzde Avrupa başta olmak üzere pek çok merkezde insan bedeninin antioksidan
kapasitesini ve bedenin serbest radikallerle mücadelelisini artırmak maksadıyla
yaygın kullanım sahası bulmuştur.
Bu bağlamda anti agin merkezlerinin vazgeçilmez bir uygulamasıdır.
Ayrıca bedensel aktiviteyi artırmak için son yıllarda spor merkezlerinde rutinde
uygumla sahası bulmuştur. Beli bir süre . uygulaması almış olan sporcuların
fiziksel kapasitelerinde artış olduğu gözlenmiştir. Pek çok spor kulübünde spor
hekimlerince tavsiye edilen ve profesyonel sporcularca kullanılan bir uygulama
şeklidir
200 yıl öncesine kadar atmosferdeki oksijen miktarı
%40 iken günümüzde bu oranın sadece %19-21 'dir Soluduğumuz havadaki oksijen
miktarının tabakasının zarar görmesi başlıca nedeni olmuştur.
· Enerjimizi artırır.(O2 'nin bize verdiği enerji, toplam enerji ihtiyacımızın %90'ı olup, bu oran beslenme yoluyla sağlanacak enerji için %10'dur.)
· Hafıza Gelişimi
· Kan Basıncının düşürülmesi
· Diyabetik şartların olumlu geliştirilmesi*Sindirim ve Hücre Metabolizmalarının geliştirilmesi
· Normal uyku düzeninin sağlanması ve kronik yorgunlukların önlenmesi
· Konsantrasyonun devamlı tutulması
· Bağışıklık ve Sinir sisteminin desteklenmesi
· Kalp atışlarının düzenlenmesi, olası kalp krizi risklerinin azaltılması.
· Baş ağrısı, migren ve mahmurlukların önlenmesi
· Kas problemleri ve yarışmacı sporcu performansının artırılması
· Saç güçlendirilmesi ve cilt bakımı*Kandaki toksinlerin temizlenmesi
· Dayanıklılık gelişiminin sağlanası